Bu çalýþmada, dalga etkisi nedeniyle istenmeyen yalpa hareketi yapan bir geminin aktif kanat dengeleme sistemi vasýtasýyla kontrolü için bir optimal kontrolcü tasarýmý yapýlmýþtýr. Tek serbestlik derecesine sahip doðrusal olmayan bir model kullanýlarak yalpa dinamiði tanýmlanmýþtýr. Ayrýca, kanatlara ait aktüatör modeli de sisteme eklenmiþtir. Gemiye bozucu etki yapan deniz dalgalarýnýn modellenmesinde, dalga yüksekliðinin sinüzoidal bir fonksiyon ve rastgele dalga modeli kullanýlmasýyla iki yaklaþým benimsenmiþtir. Periyodik dalga ile geminin doðal frekansýnda rezonansa getirilmesiyle olabilecek en kötü durum test edilmeye çalýþýlýrken, küçük ve orta dalgalý deniz durumlarýna karþýlýk gelen iki ayrý rastgele dalga modeli ile gerçekte karþýlaþýlabilecek durumlar test edilmeye çalýþýlmýþtýr. Kontrolcü tasarýmýnda, dinamik sistemlerin gerçek zamanlý ve kapalý çevrim kontrolüne imkan veren enerji optimal kontrol metodu kullanýlmýþtýr. Analitik olarak elde edilen kontrol kuralý vasýtasýyla, bahsedilen bozucu etkiler altýnda, kontrol performansý bilgisayar simülasyonlarý ile test edilerek istenmeyen yalpa hareketinin azaltýldýðý gösterilmiþtir ve bir LQR kontrolcü ile kontrol edilmiþ geminin yalpa hareketleriyle karþýlaþtýrýlmýþtýr.

In this paper, an optimal controller is designed to control the undesired roll motion of a ship under the effect of sea waves by using active fin stabilizers. The roll dynamics is described by a single-degree-of-freedom nonlinear model. An actuator dynamics is also included to the dynamic system. Sinusoidal and random wave models are used to describe the wave elevation that causes disturbance moments in the ship. A worst-case scenario is the application of the periodic wave to bring the ship resonance, whereas the random waves are used to test the system at the smooth and moderate sea states. In designing the controller, the energy optimal control method, which allows both the closed-loop and real-time control of dynamic systems, is employed, and the control law is obtained analytically. The performance of the controller, under the effect of environmental disturbances, is tested by computer simulations and the results are compared with those from LQR controlled ship.

Uluslararasý Denizcilik Örgütü (IMO), Avrupa Birliði Konseyi ve ABD hükümeti, gemi sahiplerine çevreye zarar veren ve ciddi bir düzeye ulaþan emisyonlarý en aza indirgemek için uluslararasý sözleþmeler ve ulusal mevzuat ile gerekli önlemleri almaya zorlamaktadýr. Böylece gemi sahipleri ve gemi iþletmecileri, deniz ticaretini sorunsuz bir þekilde saðlamak için emisyonlarý azaltan alternatif teknolojilere ve yakýtlara yönelmiþlerdir. Öte yandan, bazý liman iþletmecileri, þehir þebekesi hattýndan rýhtýmdaki gemilere ve diðer birçok hizmete alternatif olan alternatif deniz gücü (AMP) saðlamaya baþladýlar. AMP'nin yanaþma safhasýnda gemiler için en iyi emisyon azaltma alternatif teknolojilerinden biri olduðu bir gerçektir. AMP alternatifi sunun bu tip limanlar, gemilerinde fosil yakýtla çalýþan motorlarý kullanan ve limanlardaki emisyon sýnýrlama gereksinimlerini karþýlayamayan birçok gemi operatörü için zorunlu bir seçim olacaktýr. Ayrýca bu limanlar da çevre korumaya katkýda bulunacaktýr.

Bu çalýþmada, Kuþadasý'ndaki Ege Limanlarý için rýhtýmdaki gemiler için emisyon azaltýcý teknoloji olarak AMP uygulamasý incelenecektir. Çalýþmanýn amacý, AMP sistemi bir limana uygulandýðýnda emisyon ve dýþ maliyetlerin miktarýný hesaplamak ve deniz yakýtý (MGO) karþýlaþtýrmaktýr. AMP teknolojisinin MGO ile karþýlaþtýrýlmasýna göre (% 0,1 S); Toplam hava kirliliði% 94 azalýrken SO2% 23, NOx% 97, PM% 88, CO% 99, VOC% 64 azaltýlmýþtýr. Öte yandan, toplam salýnan sera gazlarýnýn% 41 azalarak CO2% 41, N2O% 85 ve CH4% 81 oranýnda azaldýðý tahmin edilmektedir. Son olarak, toplam emisyon azaltýmý yaklaþýk% 43 olmuþtur. Ayrýca liman iç bölgelerine ve ülkesine ekonomik ve çevresel faydalar, maliyet dýþý maliyetler kullanýlarak tahmin edilmiþtir. MGO'nun insan saðlýðý, ekosistem kalitesi ve iklim deðiþikliði için toplam dýþsallýk maliyeti yaklaþýk 3 milyon Euro, AMP'den 0,4 milyon Euro olarak gerçekleþmiþtir.

The International Maritime Organization, the European Union Council and the US government force ship owners to take necessary measures through international conventions and national legislation to minimize ship-based emissions which damage to the environment and has reached a serious level. Thus, ship operators began to turn towards alternative technologies and fuels that reduce emissions to ensure the maritime trade smoothly. On the other hand, some port operators has started to supply alternative maritime power (AMP) which is electricity from city grid line to the ships at the berth. It is a fact that AMP is one of the best emission reduction alternative technologies for ships during berthing period. This kind of ports providing AMP will be compulsory choice for many ship operators who still use fossil fuel-powered engines in their ships and cannot meet the emission limit requirements at ports, also these ports will contribute to the environmental protection.

In this study, AMP application will be examined for the Ege Ports in Kuþadasý. Purpose of the study is to calculate the amount of emissions and external costs and to compare with marine gas oil (MGO) when the AMP system is applied to a port. According to comparison of AMP technology with MGO (0.1%S); total air pollutant is reduced by 94% via decreasing SO2 23%, NOx 97%, PM 88%, CO 99%, VOC 64%. On the other hand, it is estimated that total released greenhouse gases are minimized by 41% via decreasing CO2 41%, N2O 85% and CH4 81%. Finally, total emission reduction was about 43%. The economic and environmental benefits to the port hinterland and its country has been estimated by finding extarnal cost. Total externality cost of MGO for human health, ecosystem quality and climate change was found as about Euro 3 million while Euro 0,4 million occured from AMP.

Bu çalýþma ile limanlarda boþ konteyner yýðýlmasýna neden olan etkenler tespit edilmiþ ve bu soruna iliþkin uygulanabilir, pratik çözüm önerileri sunulmaya çalýþýlmýþtýr. Çalýþma iki aþamadan oluþmakta olup ilk aþamada konteyner limanlarýnda yaþanan boþ konteyner yýðýlmasýna neden olan kriterler tespit edilmiþ ve bu kriterlerin birbirleri ile olan iliþkileri, önem dereceleri bulanýk DEMATEL (The Decision Making Trial and Evaluation Laboratory) yöntemi ile deðerlendirilmiþtir. Ýkinci aþamada ise bu soruna çözüm getirebilecek olan alternatifler belirlenerek bulanýk TOPSIS (Technique for Order Performance by Similarity to Ideal Solution) yöntemi yardýmý ile alternatifler arasýnda sýralama yapýlmýþtýr. Çalýþmanýn sonuçlarýna göre konteyner limanlarýnda boþ konteyner yýðýlmasýna neden olan en önemli faktörlerden bazýlarý sýrasýyla; ticari dengesizlik, düzensiz sevkiyat ve teslimat süreleri, navlun fiyatlarýndaki dengesizlikler ve yetersiz liman yönetimleri olarak tespit edilmiþtir. Bu soruna çözüm getirebilecek en önemli alternatiflerden bazýlarý ise; ortak ekipman kullanýmý / firmalar arasý konteyner havuzu, liman dýþý konteyner depolama alanlarýnýn oluþturulmasý ve gümrük düzenlemeleri olarak tespit edilmiþtir.

In this study, the empty container problem is evaluated by quantification of factors related to empty container accumulation as well as alternative ways that can be followed for solutions. The study is mainly constructed as two parts; the first part is on identifying involving factors by using DEMATEL and the second part deals with alternative solutions by applying TOPSIS method. The main causes affecting empty containers were found as trading imbalance, irregular distribution, delivery time, unbalanced freight charges and inadequate port management. Finally, based on applied Multi Criteria Decision Making approach, this study suggest that empty container problem can be solved by sharing infrastructures and equipment among logistic companies, allocating storage areas for empty containers outside the ports and following robust fast custom regulations.

Durumsal farkýndalýk, genel anlamda; hayatýn her aþamasýnda etrafýnda neler olup bittiðinin farkýnda olup, algýlanan bilgilerin o anda ve yakýn geleceðe yansýtmak þeklinde tanýmlanmaktadýr. Çýkýþ alaný ilk olarak askeri havacýlýkta olmuþ, son 10 yýl içinde ise sivil havacýlýk, hava ve deniz trafik operatörleri, nükleer santraller, açýk deniz sondaj çalýþanlarý gibi operatör / kullanýcý temel merkezli; bilgisayar - yarý bilgisayar kaynaklý ve / veya amaca yönelik yardýmcý sistemlerin kullanýldýðý, karar vermenin ön planda olduðu alanlarda uygulanmýþtýr. Bu çalýþmada, denizcilik endüstrisinin içinde bulunan liman kýlavuzluk hizmetlerinde gemi kaptanlarý ve kýlavuz kaptanlarýn durumsal farkýndalýk analizi SAGAT yöntemiyle simülatör ortamýnda analiz edilmeye çalýþýlmýþ ve sonuçlar elde edilmiþtir. Sonuçlar doðrultusunda durumsal farkýndalýk kavramýnýn teknik seyir hizmetleri kalitesini arttýran öneriler de sunulmuþtur.

Situational Awareness (SA) is generally described as the perception of the elements in the environment within a volume of time and space, the comprehension of their meaning and the projection of their status in the near future. SA has emerged in the military aviation for improving safety and prevention of accidents. In the last decade, it was also used in user-focused areas like civil aviation sector, air and sea traffic operations, nuclear plant facilities, offshore oil platforms etc. In this study, maritime pilots and shipmasters situational awareness levels have been analyzed with the SAGAT method using bridge simulator system and the results have been obtained. The importance of the study is to examine the concept of situational awareness for port pilotage services, which is extremely important for the maritime safety. Some of the key findings are positive effects of experience on situational awareness and those who pay attention to factors such as speed and distance in maneuver possess highest situational awareness. In addition, some improvements are proposed in accordance with the conclusions of this study, to increase the quality of the techno nautical services used by pilots and masters.

Bu çalýþmanýn temel amacý, gemi adamlarýnýn iþ tatminin, iþ performansýnýn boyutlarý olan görev ve baðlamsal performans üzerindeki etkisini ortaya çýkartmaktýr. Ayrýca, gemi adamlarýnýn görev ve baðlamsal performans düzeyleri arasýnda anlamlý farklýlýklar olup olmadýðý belirlemek çalýþmanýn diðer bir amacýdýr. Çalýþmanýn amaçlarý doðrultusunda, tankerlerde çalýþan 416 gemi adamýndan anket yöntemiyle elde edilen veriler, SPSS 21 ve AMOS 21 istatistiksel paket programlarýnýn yardýmýyla analiz edilmiþtir. Yapýsal eþitlik modellemesi ile yapýlan yol analizlerinde, gemi adamlarýnýn iþ tatmin düzeylerinin hem görev hem de baðlamsal performanslarýný, pozitif yönde anlamlý etkilediði tespit edilmiþtir. Bunlarýn yanýnda aralarýnda doðrusal iliþki bulunan gemi adamlarýnýn görev ve baðlamsal performanslarý arasýnda, istatistiksel açýdan anlamlý farklýlýklar olduðu belirlenmiþtir. Çalýþmanýn sonunda, gemi adamlarýnýn iþ tatmin düzeylerinin, görev ve baðlamsal performanslarýndaki deðiþimi olumlu yönde etkilediði ve gemi adamlarýnýn görev performansý algýlarýnýn, baðlamsal performans algýsýna göre daha yüksek olduðu bilgisine ulaþýlmýþtýr.

The main purpose of this study is to reveal the effect of seafarers' job satisfaction on the task and contextual performance which are dimension of job performance. It is also another purpose of the study to determine whether there are significant differences between the level of task and contextual performance of seafarers. For the purposes of the study, the data obtained by questionnaire from 416 seafarers working on the tankers were analysed with the help of SPSS 21 and AMOS 21 statistical package programs. It has been determined that both task and contextual performances of job satisfaction levels of seafarers affect the positive direction significantly in the path analysis made by structural equation modelling. In addition, there were statistically significant differences in the task and contextual performances of seafarers with linear relationships. At the end of the study, it was learned that seafarers’ job satisfaction levels positively affected the change in their task and contextual performance, and seafarers' perception of task performance was higher than perceptual of contextual performance.

Liman-liman kullanýcýlarý iliþkilerinin artan önemi, limanlarýn gelinen noktada küresel tedarik zincirlerindeki rolünün geniþlemesi ve dolayýsýyla bu iliþkilerin tedarik zincirinin toplam performansýnda belirleyiciliðinin artmasýndan kaynaklanmaktadýr. Bu iliþkilerin yönetilmesinde hem kontrata dayalý yönetiþim hem de iliþkisel yönetiþim mekanizmalarý rol almakta ve bu iki yönetiþim yaklaþýmý arasýndaki denge iliþkinin karakteristiðini ve kalitesini ortaya koymaktadýr. Bu çalýþmanýn amacý, Aliaða bölgesindeki konteyner terminalleri ve düzenli hat acenteleri arasýndaki iliþkiye odaklanan bir çoklu vaka çalýþmasý üzerinden, limancýlýk endüstrisinde yönetiþim mekanizmalarýnýn nasýl ele alýndýðýný ve bu mekanizmalar arasýndaki etkileþimi ortaya koymaktýr. Bu amaç doðrultusunda, söz konusu iliþkilerin yönetiþim dinamiklerini ortaya çýkarmak adýna düzenli hat acente temsilcileri ve konteyner terminali temsilcileriyle mülakatlar gerçekleþtirilmiþtir. Araþtýrmanýn bulgularý iliþkisel yönetiþimin taraflar arasýndaki güven ve baðlýlýðýn saðlanmasýnda önemli bir rol oynadýðýný ortaya koymaktadýr. Diðer taraftan, kontrata dayalý yönetiþime olan eðilimin taraflarýn temelde örgüt kültürüne baðlý olarak þekillendiði ancak bölgedeki yoðun rekabet koþullarý dolayýsýyla daha kýsýtlý olduðu tespit edilmiþtir.

The rising importance of port-port user relations is a result of widening roles that ports play within the global supply chains and the increasing impact of these relations on the overall performance of the supply chains. In the governance of these relations, both contractual governance and relational governance play the role and the balance between these two governance mechanisms shapes the characteristics and the quality of the relationship. Focusing on the container terminal-liner shipping agency relations in Aliaga as multiple cases, this study aims to investigate how governance mechanisms are handled in the port industry and how the interplay between these two mechanisms occurs. In accordance with this purpose, interviews are conducted with both representatives of the container terminals and representatives of liner shipping agencies in order to reveal the governance dynamics of said relations. The results reveal that relational governance plays an important role in constituting trust and commitment in between parties. On the other hand, the tendency to rely on contractual governance is found out to be mainly related to the organizational culture of the parties, but relatively limited because of the intense competition in the region.

Viskoz yalpa sönümünün doðru olarak hesaplanmasý gemilerin yalpa hareketinin analizi için önemlidir. Zorlanmýþ yalpa testi veya serbest býrakma testi uygulanarak gemilerin viskoz yalpa sönümü deneysel ve sayýsal olarak hesaplanabilir. Ayrýca deneysel veriler kullanýlarak geliþtirilen yarý ampirik formüller de viskoz yalpa sönümü tahmininde kullanýlabilir. Bu çalýþmada bir gemi orta kesiti için yalpa merkezi konumunun yalpa sönümüne etkisi deneysel, sayýsal ve Ikeda yarý ampirik metoduyla incelenmiþtir. Yalpa merkezinin dikine konumu kaide hattý ve güverte hattý arasýnda deðiþtirilmiþtir. Yalpa sönüm katsayýlarý yalpa omurgaya sahip bir gemi orta kesitine zorlanmýþ yalpa testi uygulanarak deneysel ve sayýsal (HAD yöntemi) olarak hesaplanmýþtýr. Ayrýca Ikeda tarafýndan önerilen yarý ampirik formül ile de sonuçlar karþýlaþtýrýlmýþtýr. Sayýsal sonuçlarýn deneyler ile uyum içinde olduðu ve Ikeda metodundan daha yaklaþýk sonuçlar verdiði görülmüþtür.

The accurate calculation of the viscous roll damping is important for the estimation of the ship roll motion. Viscous roll damping can be calculated experimentally or numerically using forced roll oscillation or free roll decay tests. Semi-empirical formulae derived from experiment datas can also be used for the prediction of viscous roll damping. In this study, the effect of the roll center position on the roll damping of a ship midsection was investigated experimentally, numerically and by using Ikeda’s semi-empirical method. The vertical position of the roll center were shifted from near-bottom to main deck level of the ship section. The roll damping coefficients were obtained experimentally and numerically (CFD) by applying forced oscillation tests to the ship midsection with bilge keels. Semi-empirical Ikeda method was also used for the comparision of the results. It was observed that the numerical results are in good agreement with experimental results and the estimation of roll damping with numerical method is better than Ikeda method.